“Bana işkence ediyorsunuz” diye bağırdı Mariah Carey. 27 yaşındaki pop starını rahatsız eden neydi acaba? Aslında bunun sebebinin ne “Honey”nin video klip çekiminde olduğu gibi sandalyeye kelepçelenmesi, ne magazin gazetelerinin aşk hayatı hakkındaki yazdıkları asılsız dedikodular, ne de geçen hafta Oprah Winfrey'nin şovuna katılabilmek için sabah dört buçukta kalkmak zorunda kalmasıydı.
Canının sıkılmasına sebep olan şey, sabahın köründe Carey'e işkence eden bir grup kameramandı. Çekim sıkıcı ve bunaltıcı New York City kayıt stüdyolarında yapılıyordu ve Mariah Carey sert siyah bir deri kanepenin üzerinde yarım saattir en uygun pozu verebilmek için ter döküyordu. Carey monitörde kendini inceleyedursun, her karede bir aksaklık çıkıyordu. Ya sol diz kapağı fazla parlıyor, ya çikolata rengindeki boyanmış saçları şekilsiz görünüyordu. Sonunda Carey deri koltuğun köşesine dayandı, uzun bacaklarını bitiştirerek yana doğru uzattı ve başını hafifçe büktü. Ve şöyle dedi: “En iyi görünen poz, en rahat verilmiş olanıdır.”
Bu söz, Mariah Carey'nin kariyerinden söz ederken de kullanılabilir di aslında. Çekişmeli özel hayatı Carey'i, piyasaya ilk çıktığı andan itibaren hit olan yeni parçası “Honey”den bile daha çok etkiledi, ününü arttırdı. Hatta Madonna, Janet Jackson ve Whitney Houston'ı geride bırakarak son on yılın en sevilen kadın pop starı haline geldi ve dans parçaları 80 milyonun üzerinde sattı.
Carey'nin kariyeri, plak şirketi Sony'nin yöneticisi durumunda olan Tommy Mottola ile olan ilişkisi yüzünden zaman zaman gölgelendi. 1993 yılında yaptıkları evliliğe kadar haklarında birçok dedikodu çıktı. Tanıştıklarında bir başkasıyla evli olan Mottola, Carey'nin bir anlamda patronu ve onun piyasaya nasıl lanse edileceğinden sorumlu olan kişiydi. Evlendikten sonra Carey ve Mottola, New York'un banliyö sayılacak semtlerinden biri olan Bedford'da inşa ettirdikleri eve taşındılar. Ve sonunda, geçtiğimiz Mayıs ayında çift, haklarında çıkan onca spekülasyondan sonra ayrıldıklarını duyurdu. Bu ayrılıktan sonra Carey eski imajını değiştirmek için kolları sıvadı. Yeni albümü Butterfly'da da gördüğümüz gibi Carey şimdilerde daha duygusal ve o eski masum imajının aksine daha seksi.
Bu arada Carey'nin özel hayatı, dedikodu sütunlarının önemli malzemelerinden biri haline geldi. Yanında görünen her erkek, sevgilisi olarak gösterildi. “Honey”nin video klibi sırasında stilistine saçını yaptırırken çekilen fotoğrafı Avustralya dedikodu gazetelerinde “Carey sahilde esrarengiz bir erkekle birlikteydi” şeklinde yorumlandı. Carey tüm bu dedikoduları “saçma” olarak nitelendiriyor ve şöyle diyor: “İnsanlar altı yıldır beni dışarılarda fazla göremiyorlardı, bu yüzden şimdi ne diyeceklerini şaşırdılar.”
Hakkında konuşulanları her ne kadar eleştirse de, Mariah Carey, bu tartışmalara neden olan ününü her şeye rağmen taşımayı çok iyi başarıyor. Madonna ve Courtney Love örneğinde olduğu gibi, müzik dünyasında yıldızların özel hayatları ne kadar sansasyonel olursa, tanınmasına ve bu piyasada kalabilmesine yardımcı olduğu da bir gerçek. Mariah, “Honey”nin video klibinde de vücudunu cömertçe sergilemekten kaçınmıyor. Bu klipte şarkıcıyı, katiller tarafından büyük bir şatoya kapatılmış, işkence yapılırken görüyoruz. Albümünün “Butterfly” adlı parçasında da şöyle diyor: “Kanatlarını aç ve uçmaya hazırlan.”
“Ben bomboş bir arazide, üzerimde dümdüz bir t-shirt'le şarkı söylemekten hoşlanmıyorum.” diyor Carey yeni imajı üzerine ve şöyle devam ediyor: “Rahat ettiğim biçimde, kendimi daha iyi ifade ettiğime inanıyorum.”
“Bu albümü hazırlarken tüm duygularım da beraberinde akıp gitti” diye anlatıyor albümünün hazırlık aşamasını, “Ben kendimi işime çok bağlı hissediyorum. Küçük bir çocukken de müzik sayesinde kendimi hep özel hissederdim, düşünmemi sağlayan ve bana ümit veren hep müzik olmuştur.” Butterfly'ı bu güne kadarki en önemli başarısı olarak nitelendiriyor Carey. “Çünkü kendimi en sorumlu hissettiğim ve şanslı olduğunu düşündüğüm albüm Butterfly.” Müzik hayatı ve görselliği üzerinde bu kadar tedbirli olmasını da yetiştiriliş tarzına bağlıyor ve şöyle diyor: “Sanki her an bir şeyleri kaybedebilirmişim gibi hissediyorum.”
Onun bu hali, oyunculuk dersleri alırken de ortaya çıkmış. “Öğretmenim bana kendimi mutlu ve güvenli hissettiğim bir yer düşlememi söylüyordu” diye anlatıyor Carey. “Fakat ben geçmişimde kendimi huzursuz hissetmediğim tek bir yer bile hatırlayamıyorum.”
Ünlü yıldızın oldukça şanssız bir çocukluğu olmuş. Annesi ve babası o daha iki yaşındayken ayrı yaşamaya başlamışlar ve üç yaşındayken de boşanmışlar. Bir kızkardeşi ve bir ağabeyi var. Havacılık mühendisi olan babası Alfred, Venezüelalı bir zenci. Bir opera şarkıcısı olan annesi Patricia ise İrlandalı. “Yani ben melezim” diyor Mariah Carey. Ailesiyle New York'ta Long Island'da yaşamışlar ve uzun zaman ırkçı tepkilere maruz kalmışlar. “Köpeğimiz zehirlendi, arabamız bombalandı, ağabeyim dövüldü” diye anlatıyor ünlü popçu o günlerden bahsederken. “Ve tüm bunlar annemle babamın boşanmasını hızlandırdı.”
Mariah Carey'nin annesi birçok değişik işte çalışmak zorunda kalmış. “Annem işteyken benimle ilgilenmek ağabeyimin göreviydi” diyor Carey. “O sıralar ben altı, ağabeyimse onaltı yaşındaydı. Sık sık beni yalnız bırakıp arkadaşlarıyla dışarıya çıkardı. Kendimi yalnız ve incinmiş hissederdim. Evde de çok düzenli bir hayatımız yoktu. Evin her yerinde çeşitli haplar olurdu. Ve ben bir hap bağımlısı olup çıkabilirdim. Fakat çevremde bulunan ve hayatları yanlış seçimlerle dolu olan insanlara baktım ve şöyle dedim: ‘Ben asla onlar gibi olmayacağım'.”
Mariah Carey'nin ailesi en az on defa taşınmak zorunda kalmış ve çok zaman tanıdıkların yanında yaşamak zorunda kalmışlar. Oldukça fakir olan ailesi çoğu zaman kızlarına ayakkabı alacak parayı bile bulamazmış. İşte bu sıralar Carey ünlü bir şarkıcı olup bu hayattan kurulmayı kafasına koymuş. Bu yüzden sık sık okulu asıp, arkadaşı Ben Margulies'le New York'ta bir demo kaset doldurmak için çalışmaya başlamış. Geçimini sağlamak için Carey değişik işlerde de çalışmak zorunda kalmış. Örneğin bir süre bir güzellik merkezinde çalışıp, manikür, pedikür yapmayı, saç sarmayı öğrenmiş. Daha sonra da gösterişli bir kuaförde bir temizlik işi bulmuş. Fakat orada sadece bir gün kalmış. Dükkanın sahibi ismini değiştirmesini isteyince, Carey oradan hemen ayrılmış. “Onlar kölelik günleriydi” diyor Carey.
Garsonluk, vestiyerlik gibi işler de yapan Carey bir gün Brenda K. Starr'dan yanında vokal yapması için bir teklif almış. 1988 Kasım'ında Brenda K. Star Carey'i Sony'nin verdiği bir partiye götürmüş. Bu parti belki de ünlü şarkıcının hayatında bir dönüm noktası olmuş. Orada tanıştığı Mottola, Carey'nin demo kasedini çok beğenmiş. Ve Carey hayallerini gerçekleştirmek için gereken ilk adımı böylece atmış.
Magazin gazetelerine malzeme olmak istemeyen Carey, özel hayatı ve Mottola'yla yaşadığı ayrılığın detayları üzerine konuşmaktan pek hoşlanmıyor, bu konuda çok ketum davranıyor. Ünlü talk show'cu Oprah Winfrey bile Carey'i bu konuda konuşturmayı başaramadı. Carey, Winfrey'nin şovunda sadece gelecekteki hedeflerinden konuşmakla yetindi.
Oprah Winfrey'nin programına konuk olduğu çekimlere gelince… Mariah Carey, beş katlı stüdyodan merdivenleri kullanarak iniyor. Kendisini bekleyen limuzine binerek Manhattan'ın doğu yakasında bulunan oteline doğru yola koyuluyor. Otele geldiğinde ilk iş olarak ayakkabılarını fırlatıp atıyor ve kendisine bir bardak kırmızı şarap dolduruyor. Ve hemen bir battaniyeye sarınıyor. Carey bol sigara dumanı olan klüplerden dolayı biraz boğaz ağrısı çektiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Tek istediğim, iki gün boyunca güzel bir uyku çekebilmek. Ne yazık ki böyle bir şansım yok.”
Bütün gece çalışıp, gündüz uyumak zorunda olan Carey uyku düzensizliğini dengelemek için melatonin aldığını söylüyor. Fakat melatoninin garip rüyalar görmesine neden olduğunu anlatıyor. ‘Butterfly’'ın video klibini çevirirken de böyle bir rüya görmüş: “Bir şeyi kovalıyordum, fakat o dikenli tellerden atladı, ben de arkasından atlamaya çalıştım fakat başaramadım. Ve parmağımı kestim. Çok Garipti.”
Peki Mottola'yla olan ayrılığından bahsetmek bu kadar zor mu ünlü şarkıcı için: “Evet, zor benim için. Onun hakkında şöyle yaptı, böyle yaptı diye konuşup kendimi haklı göstermeye çalışıyor durumuna düşmek istemiyorum.” diyor Mariah Carey, ve Mottola'yla ilk beraber olmaya başladığı zamanları şöyle anlatıyor: “Yalnız yaşıyordum, özgürdüm ve geçmişime bağlıydım. Zor günlerimde yanımda olanlar benim arkadaşlarımdı. Fakat Mottola hayatıma girince en iyi arkadaşımın o olduğunu düşünmeye başladım ve zamanımın çoğunu onunla geçirir oldum. Fakat sürekli onunla beraber olmak kendimi bağımlı, yalnız ve üzgün hissetmeme neden oldu. Kendimi yeteri kadar tanıyamadığımın farkına vardım.”
O ve Mottola Bedford'daki evlerini birlikte inşa ettirmişler. “Yani evin yarısı onun, yarısı benim. Çünkü kimsenin kimseye günün birinde ‘Git evimden' deme hakkını bulabilmesini istemiyordum.” Ama yine de Mariah Carey şimdi, özel stüdyosu, yüzme havuzu ve diğer lükslerine rağmen Bedford'daki malikanesinde oturmaktan hoşlanmadığını söylüyor. Şu sıralar kendisine Manhattan'da bir ev arıyor.
Ünlü yıldızın ayrılmak üzere olan kadınlara öğüdü ise şöyle: “Hemen başka bir ilişkiye başlamak için acele etmeyin. Çünkü arada yanlışa düşebilirsiniz. Öncelikle bu ayrılıktan ders almaya çalışın.” Carey duygusal yaşamının geleceğinden emin olmadığını belirtiyor: “Gerçekten güvenebileceğim bir erkeğin karşıma çıkıp çıkmayacağını bilmiyorum. Ve zamanımı değerlendirmek için de önüme gelen her erkekle birlikte olmaya hiç niyetli değilim. Eğer birisiyle birlikte olmaya karar verirsem, bu gerçekten onu sevdiğim için olacaktır, yalnız olduğum için değil.”
Tekrar evlenmeye karar verirse bunun çocuk istediği için yapacağını söylüyor ünlü şarkıcı. “Fakat buna henüz hazır değilim. Eğer çocuk yapmaya karar verirsem bütün ilgimi onlara yöneltmek istiyorum. Çocuklarımı bir başkasının büyütmesini istemiyorum. Tabii ki bir dadıya ihtiyacım olacaktır, ama sadece yardım etmesi için. Çünkü çocuklarımın hayatı üzerinde etkili olan kişinin ben olmam gerektiğini düşünüyorum.”
Carey konuşurken kolyesiyle oynuyor. Kolyenin ucunda bir haç, bir kalp ve iki yüzük var. Bu yüzüklerden biri lisedeki erkek arkadaşının hediyesi. Diğerini ise kız kardeşi almış. İkisi de pahalı yüzükler değil. Ama onları hiç boynundan çıkartmadığını söylüyor. Hatta ilk albüm anlaşmasını imzaladığında ve kendine bir ev almadan önce ilk iş olarak gidip kaplaması dökülen yüzüklerini tamir ettirmiş. “Onlar benim birer parçam.” diyor ve birden suskunlaşıyor. O iki yüzük hep yanında olacak. Fakat elmas evlilik yüzüğü artık yanında değil. Sağ elini sürekli olarak sol yüzük parmağına götürüyor, fakat o parmağı artık bomboş!
Operacı bir anne tarafından yetiştirilen Long Island'lı şarkıcı ilk hit albümünü 19 yaşındayken yapmış. Şu ana kadar iki Grammy ödülü alan Mariah Carey, şu sıralar solistlik dışında şarkı sözü yazarlığı ve klip yönetmenliği gibi işlerle de uğraşıyor.
Mükemmel formunu nasıl koruyorsun?
Şarkı söylemem gereken dönemlerde aerobik yapmıyorum, çünkü bu enerjimi alıyor ve sesimin en üst seviyeye çıkmasını engelliyor. Bu yüzden kas sıkılaştırıcı egzersizler, oturup kalkma ve bacak kaldırma hareketleri yapıyorum.
Uyguladığın özel bir diyet var mı?
Hayır. Aslında, gerçekten yorgun olduğumda ve çok çalıştığımda tek yemek istediğim şey McDonalds'tan cheeseburger ve patatestir.
Keşfettiğin herhangi bir güzellik sırrı var mı?
Evet, yorgun görünen bir cildi nemlendirmek, eski haline döndürmek için, bir parça pamuğu süt ve buza batırıp onunla cildinize kompres yapmak benim güzellik sırlarımdan biri.
Güzellik konusunda yaptığın en büyük hata nedir?
Bir zamanlar kaşlarımı şekillendirmek için tıraş makinası kullanıyordum. Kaşlarıma şekil vermek için o kadar çok uğraştım ki, gittikçe daha fazla bölgeyi tıraş ettim. Sonunda kaşlarım yok oldu. Artık cımbız kullanıyorum.
Makyaj çantanın içinde neler bulunuyor?
Makyaj çantam o kadar dolu ki! İçinde tam olarak ne olduğunu bilmiyorum. M.A.C. Spice dudak kalemimi her zaman yanımda taşırım. Makyaj yapmayı çok seviyorum ve kendi makyajımı çok güzel yapabilirim. 11. sınıftayken bir enstitüde 500 saatlik bir kurs görmüştüm.
Saç rengin çok koyu görünmüyor. Gölge mi yaptırıyorsun?
Evet. Kuaförümün kız kardeşi, Martha Burke, Alabama'dan gelip saçlarıma gölge attı. Komik bir şey söyleyeyim. Martha yakınımdayken aksanım değişiyor, bütün gün farklı bir aksanla konuşuyorum.